Atonement - Depth

İlk stüdyoya girdiğim günü çok iyi hatırlıyorum. Bundan 13 yıl önceydi. O gün bundan sonra sürekli olarak yapmak istediğim şeyin bu olduğuna karar vermiştim. Asıl istediğim şey buydu artık benim.

13 yıl geçti. Hala stüdyoya giriyorum ve hala tam olarak yapmak istediğim hiç bir şeyi yapabilmiş değilim. Bir yandan eskisine nazaran bazı şeylerin peşinden daha iyi koşarken (düzenli stüdyoya girme, konu ile ilgili ciddi kararlar alma, yatırımlar yapma), bazı şeylerde ise eskisine nazaran daha kötü bir durumdayım (düzenli çalışma, daha fazla üretmek için yanıp tutuşma vs.).

Ama bir şekilde 13 yıldan beri hala bir şekilde bu iş ile uğraşmaya devam ediyorum. Kimileri için bir utançtır bu. 13 yılda ne yaptın? Ben ise 13 yıldır vaz geçmemiş olmak ile gurur duyuyorum. Evet beklentilerimiz azaldıkça azaldı geçtiğimiz yıllarda. 

Aslında bu kendimize karşı işlediğimiz bir suçtu. Hayalini kurduğumuz hayatın zor yolundan sapıp bize güvenli bir alan yaratan, daha önceden seçilmiş, belirlenmiş hayatın yolunu seçtik. Bu bizim şimdiye kadar işlediğimiz en büyük günahtı. Bu günahın ise sadece bir kefareti vardı.

Atonement böyle bir bıkkınlık, böyle bir umutsuzluk sonucunda bir rakı masasında doğdu.

Atonement, Özgür'ün yıllarca biriktirdiği, üzerinde titrediği besteleri ve son bir kaç yıl içinde edindiği kayıt yapma tecrübelerinin bir sonucu olarak doğdu. 

Depth Atonoment'in ilk şarkısı oldu. 

Depth 13 yıl sonra biz bunu yaptık diyebileceğimiz yegane şey oldu. 



Depth'in bestesi tamami ile Özgür'e ait. Tüm çalgıları da evde kendisi kaydetti. Şarkı sözlerini Emre yazdı. Vokalleri ben yaptım. Şarkının tüm miksajı ile de Özgür ilgilendi.

http://aforatonement.bandcamp.com/
https://www.facebook.com/aforatonement
http://soundcloud.com/saffah/atonement-depth
http://www.youtube.com/watch?v=oyH9CUG6jpw



Neler Yaşadığımı Bilsen Geceleri Uyuyamazdın!

Yuh! 

Bir şekilde buraya geri döneceğimi biliyordum ama bu şekilde olacağını bilmiyordum. Shining Norveç'in en pis, en depresif black metal gruplarından bir tanesidir. Damar değildir (kendi görüşüm), insanın içine işleyen, yavaş yavaş yayılan bir kanser gibir yarattığı huzursuzluk hissi. Ağır ağır o karanlığın içine gömülürsünüz ve muhtemelen bunu bile bile, isteyerek yaşarsınız. 

Neyse efendim, konumuzun diğer tarafında ise Katatonia var. Geceler boyu ufak tefek (hatta siktir boktan) dertlerimize, kederlerimize anlam katan grup. Ve konumuzun temelinde bu şarkı var. Nakaratındaki "You would never sleep at night, if you knew what i been through" cümlesini her dinleyişimde tüylerimi diken diken eden bu şarkı. 

Ve dün geceden beri duygusal düzeni alt üst eden bir kavır.