Atonement (Joe Wright -2007)

Sürekli aklıma gelen ilginç fikirler ile yarın için, yarını daha anlamlı kılmak için kendimi avutup duruyorum. Bazen neredeyse inanıyorum, eğer bir gün oturduğumuz yerden kalkmayı başarabilirsek hayat onu yaşamamız için bizi bekliyor.

Bir süredir bunu yapmak istiyordum. Edebiyat ve sinema hakkında yazmaya niyetlendim, bu kapsamlı başlıklar hakkında bilgi denizlerim olduğu için değil sadece izlediğim ve okuduğum şeyler hakkında çoğu zaman bir şeyler konuşmak istiyorum ve bunu yapabilecek doğru yerleri bulamıyorum.

Komik bundan yıllar önce ilk kez yazı yazmaya buna benzer bir ihtiyaç ile başlamıştım...


Atonement. Ian McEwan'ın romanından Joe Wright yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmış bir film. Hikayeyi kısaca özetlemeye çalışıyorum, kelimeleri toparlamak güç. Her şeyden önce içinde aşk ve savaş barındıran bir dram seyrediyoruz. Fakat asıl mesajı özgürlük, sevginin üstünlüğü ya da buna benzer milyon tane klişe temalar olan bir film değil. Zengin bir genç kadın ile zengin kadının ailesinin himayesinde yaşayan genç adamın ilişkisi ve bu ilişkiyi kaldıramayan hassas, dokunaklı ve tinsel bir kız kardeşin hikayesi bu. Filmin fragmanından, afişine kadar herşey hikayeyi genç kız ve genç adam üzerine kursada, filmi genç kızın kardeşinin omuzlarından seyrediyoruz ve film herşeyden çok kız kardeşin ruh hali ve hisslerini anlatmaya çalışıyor. Bu yüzden film aşk ve savaştan ziyade suçluluk duygusu ve pişmanlık hakkında romantik ama aynı zamanda trajik bir mesaj veriyor.

Filmin savaş sahnelerine kadar, kız kardeşi olay örgüsünün en önemli fakat filmin yan karakterlerinden bir tanesi olarak düşünüyoruz. Kız kardeşin en önemli özelliği filmin ilk sahnesinden itibaren gözümüze sokulan yazar oluşu. Daha 13 yaşında ilk oyununu yazan bu hassas kızın hikayenin asıl karakteri olduğunu anlamaya hastane sahneleri ile başlasakda, asıl aydınlanmayı filmin finalinde yaşıyoruz. Tüm film boyunca, piyano üzerine kurulu müziklere ritim olarak eşlik eden daktilo sesleri ise filmin en ince düşünülmüş ip uçlarından bir tanesi. Gene ilk sahnelerden itibaren filmde bu sesi duymaya başlıyoruz ki bu da bize kız kardeşin konumu hakkında önemli bir gönderme yapıyor. Büyüleyici olan ise daktilo sesinin önemini filmin sonunda anlıyoruz. Filmin sonunda daktilo sesi ile yapılan göndermelerin bir daktilo sahnesi ile meşru hale gelmesi gibi bir şey yok. Daktilo sesleri kız kardeşin hikayenin merkezindeki yerini tam olarak anladığımız zaman anlamlı oluyor ve işin büyüleyici yanı burası. Ki ödenen kefarette burada saklı.

Sinema yorumcusu değilim bu yüzden böyle bir makalede nelere dikkat edilmesi gerek, nelerin üstünde çok durulması gerek bilmiyorum. Sadece aklıma gelen, Atonement'i benim için değerli kılan unsurlara değinmek istiyorum. Atonement'in görüntüleri ve kurgusu oldukça etkileyiciydi. Müzik ve sahnelerin uyumu, sahnelerin geçişi ve hikaye anlatımını zenginleştirmek için zaman akışınıda yapılan değişiklikler oldukça etkileyici. Günümüz klip estetiğinin yorucu ve hızlı görüntüleri yerine uzun ve dingin görüntüler seyrediyor olmak çok güzeldi. Karanfil tarlasındaki asker ya da çalıların arasında göğsündeki yaraya bakan asker sahnesi gibi ki buna sinemadaki öpüşme sahnesini görüp sevgilisini düşünen askeri de ekleyebiliriz (tüm askerler aynı kişi). Duygusal olarak yukarıdaki sahneler kadar etkileyici olmasada teknik ve estetik açıdan çok başarılı bulduğum diğer sahne ise üç askerin limana ulaşması ve tek bir kamera ile liman boyunca yürüyen askerleri takip ettiğimiz, koro halinde şarkı söyleyen askerlerin çevresinde döndüğümüz sahne idi.

Atonement'in gibi bir film için kötü yorum yapmak çok zor. Elbette hikayenin böyle bitmemesini isterdim, tıpkı kız kardeş gibi. Fakat filmi bu kadar etkileyici ve güzel yapan şeyde kız kardeşin hissini filmin sonunda kendi üzerimizde hissetmek. Film boyunca aşık çifte (ki kız kardeşi de aşık kabul edebiliriz) empati duyarken en sonunda kendimizi kız kardeşe empati yaparken bulmak üstelik hikaye boyunca ona antipati hissederken bu konuma düşmek oldukça değişik bir deneyimdi.

imdb'de Atonement

Hiç yorum yok: